Free Web Turkey platformu içerik üreticilerine yönelik “Dijital alanda anonimlik: Sansür ve gözetime dair farkındalık” başlıklı bir çevrimiçi eğitim düzenledi
Free Web Turkey platformu, farklı mesleki arkaplana sahip içerik üreticilerinin katıldığı bir eğitim, düzenledi. İki oturumdan oluşan eğitimde, katılımcılara dijital ortamda anonim kalmak için ne gibi adımlar atabileceklerinin yanı sıra, hukuki açıdan erişim engellerinin nasıl işlediği, güncel sansür biçimleri ve yeni düzenleme ile onları neyin beklediği anlatıldı.
İlk oturum, İstanbul hackerspace kurucusu ve deneyimli Sistem Yöneticisi
Barış Büyükakyol’un katılımcılara Türkiye’de sansürün günümüzdeki biçimine nasıl geldiğini anlatmasıyla başladı. İnternet İçerik Düzenleme Çalıştayı’ndan bahseden Büyükakyol, web sitelerinin tamamı yerine bir kısmının engellenmesi fikrinin çalıştaya katılan herkes tarafından kabul gördüğünü ve böylece URL filtreleme uygulamasının işleme konulduğunu belirtti.
‘Asıl tehlike gözetim’
Bu uygulamanın yanında bir gözetim mekanizmasının da devreye sokulmak zorunda olduğunu anlatan Büyükakyol, bu mekanizmanın, yani veri trafiği izlenmesinin, sansürden çok daha tehlikeli olduğunu vurguladı. Son olarak, ‘sansürden beri’ kullanım pratikleri çeşitli örneklerle anlatıldı ve ilk oturum katılımcıların sorularıyla sona erdi.
Uzun yıllardır basın ve ifade özgürlüğü alanlarında çalışan avukat
Ali Deniz Ceylan’ın yürüttüğü ikinci oturumda ise 5651 sayılı kanunun güncel bir değerlendirmesi yapıldı ve içerik üreticilerinin karşılaşabileceği dava tipleri anlatıldı. Bu kapsamda kanunun en sık uygulamaya konulan maddelerinin 8, 8a, 9 ve 9b maddeleri olduğunun altını çizen Ceylan, bu maddelere ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM) pilot kararlarının mevcut olduğunu fakat uygulamada sulh ceza hakimliklerinin bu kararları dikkate almadığını anlattı.
‘Bu yaptırımlar aşamalı bir diz çöktürme politikasına işaret ediyor’
Ceylan, yeni düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılara uygulanacak kademeli yaptırımlara ilişkin, “İdari para cezası, reklam yasağı, ve bant genişliğinin önce %50’ye, son olarak da %90’a kadar daraltılması şeklinde planlanan bu yaptırımlar aslında bir diz çöktürme politikasına işaret ediyor” dedi.
İçerik kaldırma uygulamasının kanunun 8a maddesinde zaten mevcut olduğunu, yeni düzenleme ile diğer maddelere de eklendiğini anlatan Ceylan 5651 sayılı kanunda daha önce belirttiği dört madde üzerinden işleyen bir sansür mekanizması olduğunu söyledi. Ceylan, kanunla ilgili iki temel sorunun olduğunu söyledi, “İlk sorun metnin gerçekten sorunlu olması. İkinci sorun ise uygulamanın sulh ceza mahkemelerinin elinde olması” diye konuştu.
‘Esas sorun bürokrasinin alt kademelerinde’
Söz konusu maddelerin uygulanmasına ilişkin AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının verildiğini ancak esas sorunun bürokrasinin alt kademelerinde yaşandığını anlatan Ceylan, pilot kararların alt mahkemelerce tanınmadığını söyledi. Buna ek olarak, “Eskiden sulh ceza mahkemesi kararı için asliye ceza mahkemesine, asliye ceza mahkemesi kararı için ise ağır ceza mahkemesine itirazda bulunabiliyorduk. Artık bu da yok, bir sulh ceza kararını ancak diğer sulh ceza mahkemesine taşıyabiliyoruz, dolayısıyla itirazların hiçbiri sonuç vermiyor” dedi. Program, eğitimcilerin katılımcıların sorularını cevaplamasıyla sona erdi.