Free Web Turkey’den ‘sansür farkındalığı ve dijital araçlar’ eğitimi

Free Web Turkey’den ‘sansür farkındalığı ve dijital araçlar’ eğitimi

Free Web Turkey platformu, internet kullanıcılarına yönelik “Sansür farkındalığı ve dijital araçlar” konulu bir çevrimiçi eğitim düzenledi

Free Web Turkey platformu, 24 Kasım Salı günü farklı mesleki arkaplanlardan gelen içerik üreticilerine ve genel olarak internet kullanıcılarına yönelik “Sansüre karşı farkındalık ve dijital araçlar” başlıklı bir eğitim düzenledi. Avukat Ali Deniz Ceylan ve Doç. Dr. Erkan Saka eğitmenliğinde gerçekleşen eğitimde katılımcılarla 5651 sayılı yasaya ilişkin güncel bir değerlendirmenin yanı sıra içerik üreticilerinin faydalanabileceği dijital araçlar paylaşıldı.

“Hakimleri belirleyince, tüm interneti denetleyecek mekanizmayı kurmuş oluyorsunuz”

İlk oturum, deneyimli basın avukatı Ali Deniz Ceylan’ın sunumuyla başladı. Ceylan, 5651 sayılı kanunun genel olarak çokça muğlak ifade içerdiğini ve bu sayede idare ve kamu gücüne istediği her şeyi engelleyebilmek için zemin oluşturduğunu söyledi. Kanun metninin, sulh ceza hakimliklerinden ayrı olarak düşünülemeyeceğini vurgulayan Ceylan, Türkiye’de toplamda 100-150 tane sulh ceza hakimliği olduğunu belirtti. Erişim engelleme ve içerik çıkarma kararlarının kapalı devre bir mekanizma gibi işlediğini söyleyen Ceylan, “Bir karara itiraz edecekseniz, bu itirazı bir diğer sulh ceza hakimliğine yapıyorsunuz, bir üst mahkemeye gidemiyorsunuz. Örneğin İstanbul’daki Çağlayan Adliyesi’nde 15-16 sulh ceza hakimliği var, siz bunların kim olacağını belirlediğinizde tüm interneti denetleme mekanizmasını kurmuş oluyorsunuz” diye konuştu.

“Kanun metnindeki tanımlar çok belirsiz”

Kanundaki 8, 8a, 9 ve 9a maddeleri üzerinden ilerleyen denetim ve kontrol mekanizmasının nasıl işlediğini detaylarıyla açıklayan Ceylan, 30 Temmuz günü Mecliste kabul yeni düzenlemeye de değindi: “Kanuna eklenen sosyal ağ sağlayıcı tanımı da oldukça belirsiz. Almanya’daki yasaya referans verilse de, oradaki tanım daha net. Örneğin, Whatsapp gibi kişisel iletişim platformları, basın ve haber sitelerini kapsam dışında tutuluyor. Bu düzenlemeyle ilgili en çok tartışılan konulardan biri de sosyal ağ sağlayıcılara Türkiye’de bir temsilci atama zorunluluğu getirilmesi. Bilindiği gibi Facebook, Twitter, TikTok vb. platformlar henüz bildirim yapmadı ve 10 milyon TL para cezası kesildi. Temsilci atanmaması durumunda daha büyük para cezaları, reklam yasağı ve bant genişliği daraltılması gibi yaptırımlar öngörülüyor.” Sosyal ağ sağlayıcılara getirilen bir başka yükümlülüğün de erişim engeli veya içerik çıkarma taleplerine ilişkin belirli aralıklarla raporlama yapılması olduğunu hatırlatan Ceylan, “Bu da Almanya örneğine referans verilerek getirilen bir yükümlülük. Fakat orada bu raporlama faaliyetleri bağımsız platformlar yoluyla işliyor, dolayısıyla da itiraz hakkının tanındığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

“Dijital gözetimden kaçınmak isteyenler için en iyi araç: TOR”

Ceylan’ın sunumunun ardından Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Erkan Saka, tüm içerik üreticilerine kendi sunucularını edinmeleri tavsiyesinde bulunarak söze başladı. Saka, kişisel verilerin çalınması riskinin önüne geçilerek VPN kullanımını mümkün kılan kişisel bir sunucu kurulmasının yanı sıra, dünyanın en güvenilir tarayıcılarından biri olan TOR’un da her içerik üreticisi tarafından kullanması gerektiğini vurguladı. TOR’u, “Dijital gözetimden kaçınmak isteyenler için en iyi araç” olarak tanımlayan Saka, yeni düzenlemeyle gündemimize giren ‘unutulma hakkı’nın da toplumsal hafızayı ortadan kaldırmaya yönelik bir çaba olduğunun altını çizdi.

“Bu ‘hızlı akış’ içinde arşiv ve hafıza çalışmaları çok değerli”

Bu doğrultuda dünyanın en büyük web arşivi olarak nitelenen archive.org’a işaret eden Saka, bu arşivin bir de Wayback Machine adında bir tarayıcı eklentisi olduğunu da hatırlattı. Katılımcılara ürettikleri içeriklerin kaldırılma veya engellenme riski olduğunu gördükleri takdirde bu araçları kullanarak depolamalarını öneren Saka, arşiv ve hafıza çalışmalarını günümüzün “hızlı akışı” içinde çok değerli bulduğunu, ve bu tür arşivlere devletin çoğunlukla dokunmadığını belirtti. Saka bu konuya ilişkin, “İlk başta haberlerle uğraştıkları için bu alanlara girmeleri daha uzun zaman alıyor. Örnek olarak, Gezi’nin toplumsal hafızadan silinmesi riskine karşı oluşturduğumuz geziarchive.net’i verebilirim” diye konuştu.

“Özgür yazılım araçları ve iletişim arasındaki gerilimi dengelemek kullanıcıya kalmış”

Son olarak, güvenilir kişisel iletişim araçlarına da değinen Saka “Signal en güvenli iletişim aracı, fakat işlevselliği oldukça az. Kullanıcısı da az, diğer mecralarla yarışamıyor. Zaten başka bir uygulamayı indirdiyseniz veriniz çoktan çekilmiş oluyor” dedi. Saka, ek olarak özgür yazılım araçları ve iletişim arasında bir gerilimin olduğunu, bu ikisi arasındaki dengeyi tutturmanın da bireylere kaldığını söyleyerek sunumuna son verdi.