Evrensel, T24 ve bianet’ten gazeteciler ve Facebook (Meta) ile çalışan doğrulama kuruluşu Teyit, istenmediği bir ortamda hakikati öne çıkarmak için ne yapılabilir sorusunu yanıtlıyor
BARIŞ ALTINTAŞ
Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, Birleşik Krallık ve Avrupa parlamentolarında milletvekillerine seslenen, eski Facebook (yeni adıyla Meta) veri bilimcisi Frances Haugen’ın paylaştığı binlerce sayfa belge, Facebook’un toplumda sebep olduğu birçok olumsuz sonucun farkında olduğunu ancak “astronomik karlar” nedeniyle bu zararı bilinçli olarak azaltmaya çalışmadığını ortaya koydu.Facebook ve diğer sosyal medya platformlarında yalan haberin ve yanlış bilginin doğru bilgiye göre daha hızlı yayıldığı birçok çalışmada gösterilmişti. Ancak Haugen’ın ifşaatları, gazetecilere düşman olan algoritma altyapılarının teknoloji devleri tarafından bilerek desteklediğini de gösteriyor. Türkiye’de zaten büyük baskı altında bulunan hükümete bağlı olmayan basın kuruluşları, okuyucuya ulaşmak için ihtiyaçları duydukları platformlarda hakikate yönelik bu ayrımcılığa nasıl bakıyor?
‘Facebook hiçbir zaman doğru bilginin yanında olmadı’
Facebook’un geçmişinde ABD’de 2016’da yapılan Başkanlık seçiminin sonucunu manipüle etmede rol oynadığı düşünülen Cambridge Analytica skandalı gibi birçok skandal olduğunu hatırlatan evrensel.net editörü ve Evrensel Gazetesi Bilişim Teknolojileri yazarı Gökhan Bayram, “Facebook ilk kurulduğu günden bugüne zaten hiçbir zaman kullanıcıların, gazetecilerin doğru bilginin yanında olmamış bir platform” diyor.“Öte yandan, Haugen’in içeriden sızdırdığı belgeler ve Senato Komitesindeki ifadesi, Facebook’un sadece ve sadece kar endeksli, başka hiçbir şeyi dikkate almayan iş modelinin çeşitli detaylarını sunması ile konu hakkında biraz daha derinleşebilmemizin önünü açtı.”Peki, doğru haberciliğin beş sıfır yenik başladığı bu karanlık dünyada, habercilerin karşı karşıya olduğu dezavantajlı durumu ortadan kaldırmak mümkün mü? Bayram’a göre gazetecilerin bu konuyu en azından tartışmak ve nitelikli içerik üretmeye çalışmaktan fazla pek bir silahı yok: “Görünürlük ve trafiğe dönüşümü arttırmak için çeşitli yayıncılar tarafından kullanılan “click-bait” içerikler, yanıltıcı haberler ise gazetecilik açısından tercih ettiğimiz ya da doğru bulduğumuz yöntemler değil. Sosyal medya platformlarının bu tip içerikleri daha görünür kılma eğilimlerinin teşhirini ve bu meseleleri tartışmayı çeşitli şekillerde yayınlarımızda yapmaya çalıştık, çalışıyoruz. Bunun dışında nitelikli içerik üretmeye çabalamak ve bu içerikleri platformların kendi özgünlüklerini de dikkate alacak şekilde sunmaya çalışmak dışında yapılabilecek pek bir şey yok.”
bianet İfade Özgürlüğü Editörü Hikmet Adal, Haugen’ın paylaştıklarının bilinenleri dorğuladığını söylüyor: “Yanımızdaki tehlikenin hep farkındaydık ama sanırım hep de göz ardı ediyorduk. Haugen, gerçekleri daha büyük bir şokla bir kez daha bize hatırlatmış oldu sadece.” Kullanıcıların, yalan habere dirençsiz olduğunu ve bunun şirket tarafından da bildiğindiğini söyleyen Adal, Facebook’un kamu yararını da gözetmeye çalışması gerektiğini belirterek, “Son kertede 'post-truth' bir rıza ve gerçeklik üreten bu şirkete karşı başta enformasyonu üretenler mücadele etmeli. Çünkü yaratılan sadece 'çevrim içi' değil gerçek bir zarar” diyor.
Tek gerçek para!
T24 Yazı işleri Müdürü Umut Ozan Darıcı, Facebook ve diğer sosyal medya platformlarının önceliğinin kar amacı olduğunu hatırlatıyor: “Bu şirketler için doğru bilginin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Binlerce, onbinlerce çalışanı olan şirket modelleri bunlar. Temel amaçlarının doğruyla uzaktan yakından ilgisi yok; tek gerçek para.”Yanlış bilgiyi destekleyen ve hakikate düşman bir ortamda gazeteciler ne yapmalı? Darıcı, T24’ün nitelikli haber yapmaya devam ettiğini söylüyor: “Yaptığımız işi gazetecilik ilkeleri etrafında yapmaya çaba gösteriyoruz. Herhangi bir sosyal medya şirketinden, firmasından ya da partnerinden işimizi öğrenecek değiliz.” Sosyal medya editörleri,bazen algoritmik filtreleri aşabilmek için haber dilinde veya görsellerinde değişiklik yapabiliyor. Örneğin, bianet Sosyal Medya Editörü Yağmur Karagöz, geçmişte Facebook üzerinde paylaştıkları ‘‘zehirlenen köpek” ve ‘‘Roboski Katliamı” gibi haberlerde kullanılan görseller nedeniyle Facebook topluluk kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle yayından kaldırılma riskiyle karşılaştıklarını anlatıyor: “Bu nedenle, sayfadaki paylaşımlarda provokatif görsel ve dil kullanmamaya çalışıyorum. Yani, haber görselinde ölü hayvan, insan, bazen çatışma görselleri olsa bile sosyal medyada bu görselleri kullanmıyorum.”
Platformların engellediği içerikler
bianet, Evrensel ve T24’ün haber veya hesapları engellendiğinde bu platformlarda konuşabilecekleri bir çalışana erişimleri yok. Daha önce Kürtçe Twitter hesabı ve editörlerinden birinin kişisel hesabı Twitter tarafından askıya alınan bianet’in Sosyal Medya Editörü Karagöz: “Facebook yetkilileri ile doğrudan iletişim kurmak zor. Bireysel hesap sahipleri zaten kuramıyor. Biz, bianet olarak bir kere iletişime geçtik. 2016 yılındaki Abdullah Öcalan ile ilgili bir haberin paylaşılması sebebiyle sayfanın kapatılma riski vardı. Bu süreçte birebir dirsek teması olduğumuz kişiler sayesinde bir mail adresi bulup iletişime geçtik” diyor.T24 de benzer bir sorun için geçmişte Facebook ile iletişime kurmayı denediğini anlatıyor. Yazı işleri Müdürü Darıcı, “Birkaç kez paylaştığımız haberlerden ötürü, içerik engelleme ile karşılaştık. Bunu yapan bizzat Facebook olmadı, kendilerinin buradaki partnerleri Teyit.org'tan ötürü yaşadık. Herhangi biçimde haber vermeden, iletişime geçmeden, sunduğumuz argümanlara yanıt verme nezaketinde bile bulunmadan ‘Biz böyle çalışıyoruz’ diyerek, kestirip attılar. Sadece o zaman iletişime geçmeye çalıştık. Onun dışında herhangi bir biçimde iletişimimiz yok” diyor. Karagöz, bağımsız ve kısıtlı fonlarla haber yapan mecraların karşılaştığı bir diğer engelin altını çiziyor: “Bizim gibi kısıtlı fonla hayatta kalmaya çalışan bağımsız medya için en büyük sıkıntı görünürlük. Özellikle Facebook ‘reklam vermezsen içeriklerini göstermem’ diyor. Bir de üstüne sayfa şikayet edildiğinde görünürlüğümüz daha da düşüyor.”
Doğrulama platformları işe yarıyor mu?
Peki, T24’ün içeriklerinin kaldırılması konusunda sorumluluk sahibi olduğunu söylediği ve eleştirdiği Teyit gerçekten ne yapıyor, Facebook ile nasıl bir ortaklıkları var? Teyit Editörü Nilgün Yılmaz, Teyit'in “Facebook ve TikTok’un üçüncü parti doğrulama platformları ile yürüttükleri programların” bir ortağı olduğunu söylüyor: “Bu programlarda, tarafsız teyitçilerin yanlış olduğunu tespit ettikleri içerikler farklı yaptırımlarla karşılaşıyor. Artık ne kadar çok yayıncı ve işletmenin bu platformlardan trafik ve gelir elde ettiğini hesap ettiğimizde, yaptırımların caydırıcı olduğu söylenebilir. Teyit, bu işi ücret mukabili ve bağımsızlık şartıyla yapıyor, sürecin tamamı şeffaf. Platformlar, teyit sürecinin herhangi bir noktasında içerik veya varılan sonuca müdahale edemiyor.” Yılmaz’a göre Teyit, “bilgi ekosisteminin iyileşmesi ve insancıllaşması için uğraşan bir sosyal girişim.” Bu doğrultuda Teyit, doğrulama - yani yanlış bilgilerin doğrularıyla değiştirilmesi - faaliyetini, toplumda farklı gruplarla yürüttükleri “dijital okur yazarlik eğitim” faaliyetleriyle birlikte yürütüyor. Yılmaz, “dijital evrenin kodlarının insancıllık, adalet, eleştirel düşünce ve çok seslilik üzerine kurulmasına katkı” amaçlarının amaçlarından bahsederken “Bu ölçekte işe yarayıp yaramadığımızı, izlediğimiz stratejinin isabetini zaman gösterecek” diyor. Son olarak Teyit’in etkili olduğunu gösterdiğini düşündüğü bazı rakamları paylaşıyor: “Teyit şimdiye kadar üç bine yakın tekil analiz yayınladı. Bunun yanı sıra, ikili bir etiketlemeye uygun olmayan, etraflı bir incelenmeye muhtaç alanlarda 250’ye yakın dosya içeriği yayına aldık. Şu anda sosyal medyada 1.2 milyon kullanıcıya erişimimiz var ve bu kullanıcılar tekil bir siyasi kampa mensup değiller. İnternet sitemiz her ay ortalama 850 bin kişi kişi tarafından ziyaret ediliyor.”