ARMAĞAN TEZEL
Temmuz ayının ilk haftasında dünyada internet ve ifade özgürlüğü konusunda önemli gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin merkezinde yer alanlar ise kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi hükümetler oldu.
Bahse konu gelişmeler kapsamında önemli kararlar alındı ancak bunlardan yalnızca biri ifade özgürlüğünü korumaya yönelik oldu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada ve Fransa gibi ifade ve internet özgürlüğü konusunda örnek gösterilen ülkeler de Hindistan gibi sansürün hükümet tarafından alışkanlık haline getirildiği ülkeler de geçtiğimiz hafta adı sansürle anılan ülkeler arasında yer aldı.
Twitter’ın, erişim engeli kararlarına yaptığı itiraz reddedildi
Hindistan hükümetinin belirli tweet’ler ile Twitter hesaplarına erişimin engellenmesi için Twitter’a düzenli olarak mahkeme kararı göndermesi üzerine şirket, bu kararlardan bazılarının Hindistan yasalarına aykırı olduğunu öne sürerek Temmuz 2022’de hükümete dava açmıştı.
Şirket, 2 Şubat 2021 ile 28 Şubat 2022 arasında verilen ve bin 474 hesap, 175 tweet, 256 URL ve bir #etiketin erişime engellenmesinin talep edildiği 10 farklı erişim engeli kararına itiraz etmiş, bu kararlarda yer alan 39 URL’in engellenmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştü..
Twitter’ın Hint çiftçilerin eylemlerinden hükümetin Kovid-19 politikasıyla ilgili yergilere kadar hükümet eleştirisi içeren linkler için yaptığı itiraz 30 Haziran Cuma günü sonuçlandı.
Hindistan Birlik Elektronik ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı’na karşı yapılan bu itirazı değerlendiren Karnataka Yüksek Mahkemesi, bu itirazı reddetti. Mahkeme, bununla da kalmadı ve bir yıldan fazla bir süredir verilen kararları uygulamadığı gerekçesiyle şirkete 5 milyon rupi (60 bin dolar) para cezası kesti.
Teknoloji devleriyle sansür görüşmesi yapan Biden hükümetine kısıtlama
Geçtiğimiz hafta yaşanan, internet ve ifade özgürlüğünün korunmasına yönelik tek gelişmenin adresi ise ABD idi..
Federal Yargıç Terry Doughty, 4 Temmuz Salı günü imzaladığı kararla Başkan Joe Biden yönetiminden bazı üst düzey görevlilerin sosyal medya şirketleriyle görüşmelerini ve iletişim kurmalarını kısıtladı.
Karara göre ABD Sağlık Bakanlığı, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) yetkililerinin sosyal medya şirketleriyle kurdukları ilişkilere bazı sınırlamalar getirildi.
Kısıtlama kararına göre Biden yönetimi yetkilileri, sosyal medya yöneticileriyle ‘içeriğin kaldırılması, silinmesi, gizlenmesi veya azaltılmasına yönelik, baskı veya teşvik amacıyla’ e-posta, mektup, telefon veya kısa mesaj yoluyla görüşme yapamayacak.
Eski ABD başkanı Donald Trump’ın atadığı Doughty’nin söz konusu kararı, “Louisiana ve Missouri’deki bölge başsavcılarının, Biden yönetimini, çevrimiçi ortamlarda istenmeyen paylaşımların silinmesi için teknoloji şirketlerine anayasaya aykırı şekilde baskı uyguladığı” iddiasıyla açtıkları davaya yanıt olarak geldi.
Macron: İşler karıştığında sosyal medyaya erişimi kesebilmeliyiz
Fransa’da Cezayir asıllı 17 yaşındaki Nahel Merzouk’un polis tarafından vurularak öldürülmesi, Fransa’nın dört bir yanında şiddetli protestolara neden oldu. Protestocuların sosyal medya üzerinden örgütlenmesi üzerine eylemler büyürken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, toplumsal kargaşa döneminde sosyal medyanın kontrol ve erişime kapatma olasılığının değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Şiddet olaylarından zarar gören 200'den fazla belediye başkanı ile 4 Temmuz’da bir toplantı düzenleyen Macron "Gençlerin sosyal ağları nasıl kullandıklarını düşünmemiz gerekiyor... İşler kontrolden çıktığında bunları düzenlememiz ya da kesmemiz gerekebilir." dedi.
Macron'un sözleri, gençlerin Snapchat ve TikTok gibi sosyal medya platformlarını kullanarak organize olarak şiddet ve isyanı teşvik ettiğine dair Fransız bakanların suçlamaları üzerine geldi.
Ancak Macron'un sosyal medyanın kesilmesi önerisi eleştirileri de beraberinde getirdi. Eleştirenler, bu tür bir uygulamanın Fransa'yı otoriter yönetimlerle aynı çizgiye getireceğini ifade etti.
Boyun Eğmeyen Fransa partisinin Meclis Grup Başkanvekili Mathilde Panot, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, Macron'un açıklamalarına ilişkin haberi alıntılayarak, Fransız Cumhurbaşkanını Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'a benzetti.
Fransız milletvekili Olivier Marleix de "Sosyal medya ağlarına erişimi kesmek? Çin, İran, Kuzey Kore gibi mi ?" ifadesini kullanarak, Macron'un bu söylemleriyle dikkatleri başka yöne çekmek istediğini ileri sürdü.
Meta Kanada’yı sildi, hükümet de Meta’ya reklam vermeyi kesti
Sosyal medya platformlarının Kanada basını tarafından üretilen haber içeriklerini yayımlayarak gelir elde etmelerini önlemek için önerilen "Çevrimiçi Haber Yasası" tasarısı, 22 Haziran'da Kanada Senatosunda da onaylandı. Kanada hükümeti tarafından önerilen yasa, Google, Meta vb. çevrimiçi iletişim platformlarının, ülke medyası tarafından üretilen haberlerin kendi sosyal medya platformlarında paylaşılarak yeniden kullanılmasına karşılık ülkedeki medya kuruluşlarına ödeme yapmasını zorunlu kılıyor.
Ancak Google ve Meta gibi teknoloji devleri bu yasaya karşı çıkıyor.
Küresel arama motorları arasında yüzde 92'lik payıyla en fazla piyasa değerine sahip arama motoru Google, "yayıncılara ödeme yasası" adını taktığı bu yasa nedeniyle Kanada'da haberleri engelleyeceğini bildirdi.
Dünyanın en büyük sosyal platformlarından olan Facebook'u bünyesinde barındıran Meta da Google ile aynı tavrı takındı. Yasanın kabul edildiği gün olan 22 Haziran'da bir açıklama yayımlayan şirket, platformlarındaki haberleri Kanadalı tüketicilere kısıtlamaya başlayacaklarını duyurdu.
Bunun üzerine Miras Bakanı Pablo Rodriguez, 5 Temmuz’da bir açıklama yaptı ve Meta'nın haber içeriğini engellemesinin ardından federal hükümetin Facebook ve Instagram'da reklam vermeyi durduracağını söyledi.
Kanadalı gazeteciler ise Google ve Meta'nın kararına sert bir tepki gösterdi. Kendilerini "halkın haber alma hakkına kendini adamış Kanadalı gazetecilerin sesi" olarak tanımlayan Kanada Gazeteciler Derneği, 29 Haziran'da Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla şirketlerin bu tercihini "diktatörlüğü seçmek" olarak yorumladı.