Teknolojiye Karşı Sivil Yaklaşım: Sorumlu yapay zeka için hesap sormalıyız

Teknolojiye Karşı Sivil Yaklaşım: Sorumlu yapay zeka için hesap sormalıyız

Bu yazı, yapay zekanın sivil toplum ve medyaya etkisinin ele alınacağı 'Yapay Temas' isimli yazı dizimizin dördüncü makalesidir.

HANDAN USLU

Teknoloji devleri sahnede gücünü pekiştirirken Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları (STK) da teknoloji çağının getirdiği dönüşümlere ayak uydurmakta zorlanıyor.

Sivil toplumun, yapay zekanın toplumsal etkilerini anlamak ve etik kullanımını savunmak için teknik bilgi ve disiplinlerarası yaklaşımlarla kendini geliştirmesi şart. Teknolojinin gücüne karşı, bu devlerin oyun kurallarını sorgulamak ve onları sorumlu tutmak zorundayız. Yoksa yapay zekanın dönüşümü, daha önce görülmemiş bir yıkıcıkla eşitlik, adalet ve özgürlüğü ayaklar altına alacak.

Sivil Toplum, Big Tech'in uyum sahasında kendi kurallarını koyabilecek mi?

Sivil toplum, teknolojinin getirdiği toplumsal dönüşümlere teknik projelerle cevap veremedi ve bu durum için geçerli sebepleri, vardı.

Sivil toplum da bir sektör ve bu sektörde - işin doğası gereği - inovatif olan değil, bürokratik kası ve ilişki ağı güçlü olan kazanıyor. Dijital devrim etkili stratejiler ve hızlı tepkiler gerektirirken, sivil toplum projeleri yıllar öncesinden planlanmış, yönetimsel süreçlerin içinde boğulmuş durumda. Hızlı tepki veren özel sektöre kıyasla oldukça hantal bir yapıya sahip. STK’lar ve savunucular üzerindeki baskıyı da hesaba kattığımızda sivil toplumun teknolojiye karşı savunuculuğunu güçlendirmek için organizasyonel ve stratejik adımlar atmakta zorlanmış olması, şaşırtıcı değil.

Sivil toplumun stratejik hatası: Algoritmik yapı yerine içeriğe odaklanmak

Dijital meselelerde, algoritmalar yerine içeriğe odaklanmak sivil toplumun stratejik bir hatasıydı. Örneğin toplumsal cinsiyet alanındaki çalışmalar, dijital flört ve dijital şiddet meselesinin ele alınışına bakalım. Bu çalışmalar, şiddeti tanımlamak, atılması gereken adımları belirlemek ve mağdurları güçlendirmek üzerine yoğunlaştı. Her ne kadar bu çalışmalar oldukça gerekli olsa da platformlarda şiddet mesajlarının iletilmesini engellemek üzerine bir savunuculuk güdülmedi. Dezenformasyonla mücadelede de benzer bir içerik odaklı yaklaşım benimsendi.

Farklı sorular sorarak bazı problemleri yapısal olarak çözmek mümkün. Neden platformlar şiddet içeriklerine izin veriyor? Dezenformasyonu engelleyecek yapısal altyapı iyileştirmeleri yapılabilir mi, ya da içeriğe bağlam ekleyerek bilgi tüketimini daha sağlam hale getirilebilir mi? Sivil toplum, bilgi ekosisteminde kimin ne göreceğini şekillendiren bu firmaları yeterince eleştiremedi. 

Sorumlu yapay zeka için teknoloji firmalarından hesap sormalıyız

gözlemevi olarak Meta’nın yapay zeka ile oluşturulan dolandırıcılık içeriğiyle gelir etmesi, Spotify’ın zarar verici içerikleri gibi bir çok ihlal ve manipülasyonu ortaya çıkararak nadir görülen bir yaklaşım sergilemiş olduk. Bu çalışmalar, Big Tech’e medya üzerinden baskı oluşturmayı hedefliyor. Ancak Big Tech bu araştırmaları engellemek için her türlü yatırım, PR çalışması ve lobicilik faaliyetini yapmakta kararlı. Bir araştırmaya göre her 10 bilgisayar mühendisliği akademisyeninden altısı teknoloji endüstrisinden bütçe almış. Bu bütçelerin doğrudan akademiyi manipüle etme hedefi taşıdığını, Meta’yı engelleyen Harvard akademisyeni Donovan’ın işten atılması meselesinde doğrudan görüyoruz.

Bugün bir çok dezenformasyonla mücadele kuruluşu, varoluşunu Big Tech’e borçlu. Ancak sivil toplumun Big Tech’ten beklentilerini yükseltmesi, savunucu kasını Big Tech’e yöneltmesi ve kalıcı, yapısal değişimleri savunması gerekiyor. Ancak şu ana kadar YZ konusunda da geçmişteki hatalarımızı tekrarlama riski taşıyoruz. YZ'yi anlama ve bu alanda söz sahibi olma konusunda yeterince donanımlı değiliz. Bu durum sivil toplumun YZ'nin etik kullanımı ve toplum üzerindeki etkileri konusunda savunuculuk yapmasını engelleyebilir.

Sivil toplum, yapay zekanın toplumsal etkilerini derinlemesine anlamalı

Yapay zekayı üretenlerden hesap sormak, eşit ve adil bir kullanımı savunmak için öncelikle yapay zekanın ne olduğunu daha iyi anlamalıyız. Yapay zeka bir sosyoteknik sistemin özelliklerini taşıyor, yani hem toplumsal hem de teknik unsurları içeriyor. Bu sistemler, sadece algoritmalardan ve veri setlerinden ibaret değil; aynı zamanda insanların kararlarına, politikalara, kurumlara ve kültürel normlara da entegre olacak bir sistem. Yapay zekanın toplumsal etkilerini ve bu teknolojinin nasıl kullanıldığını anlamak için yalnızca teknik bilgiyle sınırlı kalmamak, aynı zamanda sosyal bilimler, etik ve hukuk gibi alanlarda da derinlemesine bilgi sahibi olmak gerekiyor.

Yapay zeka sistemlerinin tasarımı ve uygulanması, toplumun farklı kesimlerinde farklı etkiler yaratabilir. Örneğin sağlık sektöründe yapay zeka, hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde devrim yaratabilirken, iş gücü piyasasında bazı mesleklerin otomasyonu, işsizliğe ve eşitsizliklere yol açabilir. Peki yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması sürecinde, etik ve adalet ilkelerinin gözetilecek mi? Yapay zekanın kullanıldığı her alanda hem özgürlükler hem ekonomik haklar hem de işçi güvenliği açısından birçok hak ihlalini, eşitsizliği ve adalet ihtiyacını beraberinde getirecek durumlarla karşı karşıya kalacağız. gözlemevi olarak Meta’nın yapay zeka destekli reklam hedefleme sisteminin, Türkiye’de genel seçim sürecinde siyasi reklamları erkeklere ilettiğini ortaya çıkararak, Türkiye’deki yapay zeka ile oluşmuş ilk algoritmik önyargı bulgusunu oluşturmuştuk.

Sivil toplumun teknik yetkinliklerle kendini donatması, farklı sektörlerin, meslek dallarının yetkinlikleriyle ilerlemesi gerekecek. STK'lar, YZ'yi üreten firmalara keskin bir gözle bakmalı, bütün hareketlerini takip etmeli ve gerektiğinde baskı oluşturmalı. Bunun için teknoloji ve politika alanında eğitilmiş insan kaynağına yatırım yapmalı ve teknolojik altyapılarını güçlendirmeli.

Sonuç olarak sivil toplum kuruluşlarının, teknoloji devlerinin etkisine karşı kendi oyun sahasında etkili olabilmesi için köklü değişimlere ihtiyaç var. Sivil toplum, teknik bilgi ve disiplinlerarası yaklaşımlarla donanmalı, yapay zekanın toplumsal etkilerini derinlemesine anlamalı ve etik kullanımını savunmalı.

Bu bağlamda, yapay zekanın getirdiği fırsatlar ve tehditler dikkatlice değerlendirilmeli, Big Tech'in sorumlulukları sürekli olarak sorgulanmalı ve gerektiğinde hesap sorulmalı. Sivil toplum, yalnızca içerik odaklı yaklaşımlar yerine, yapısal ve algoritmik sorunlara da odaklanarak daha stratejik adımlar atmalı ve dijital dönüşüm sürecinde etkin bir rol oynamalı. Aksi takdirde, yapay zekanın yıkıcı etkileri eşitlik, adalet ve özgürlük gibi temel değerleri tehlikeye atacak ve toplumsal dengeleri bozacak. Teknoloji çağında, sivil toplumun güçlü ve bilinçli bir aktör olarak sahnede yerini alması, toplumun geleceği için hayati önemde.