Hangi çılgın sansüre zincir vuracak?

Hangi çılgın sansüre zincir vuracak?

Suya Yazı isimli yazı dizimizin beşinci makalesi, gazeteci Barış Pehlivan tarafından kaleme alındı.

BARIŞ PEHLİVAN

Size hangi yazılarıma ve haberlerime sansür getirildiğini sayfalarca anlatabilirim. Adliyelerde para karşılığı erişim engeli getiren hâkimlerin nasıl ifşa olduğunu hatırlatabilirim. Hatta kişisel korkuları geçtim, tüm bu sansür mekanizmasının çalıştığı kuruma vereceği zararı hesaplayan gazetecilerin nasıl otosansüre başvurduğunun öykülerini aktarabilirim.

Tahmin edebilirsiniz yazacaklarımı…

Lâkin yetmedi mi?

Artık büyük bir sorunun varlığının yeteri kadar farkında değil miyiz? Keza bu satırlar da o farkındalığın bir başka kanıtı olmuyor mu? Madem öyle, artık “ne oluyor” ile birlikte “ne yapılmalı” sorusunu da sormanın zamanı çoktan geldi.

İşte odur bu yazının derdi…

Yakın Türkiye tarihini bilenler hatırlar, bu topraklardaki hukuka dair dertlerimizin çıkış kaynağının izleri iki gazetenin arşivinde saklıydı: Zaman ve Taraf.

İkisinin de varlık amaçlarını irdelemeyeceğim. Lakin içimde hep uktedir, bu iki gazetenin internet siteleri keşke hep açık olsaydı... Bir dijital müze gibi, arşivlerini karıştırabilseydik… Bugünün karanlığını doğuran siyah lekelere ışık tutabilseydik... Tarihi bugünle başlatmayıp yarın için dünü hatırlayabilseydik... En nihayetinde bilebilseydik, ayık olabilseydik, kandırılmasaydık... Ancak olmadı. Suç ortaklığı, suç delillerini de ortadan kaldırdı.

Fakat her şey bitmedi.

Gazetecilikte 21. yılımdayım. Belki binlerce belge gördü bu gözler. Çoğu yazıldı, azı hatırlanır. İşte tüm bu ahval ve şerait içinde, Türkiye’nin bir çevrimiçi hafıza sitesine ihtiyaç var. O internet sitesine sadece bu iktidar döneminin belli başlı 50 davasının gizli olmayan ek klasörleri bile yüklense çok büyük bir iş başarılmış olur.

Gazetecilerden, hukukçulardan ve yazılımcılardan oluşan bir kolektifin görev aldığı böyle bir çalışma, basın ve ifade özgürlüğüne büyük katkı sağlayacaktır. Arama motoruyla çalışan, sürekli güncellenen, sadece yazılı ve görsel belge hazineli bir online kütüphaneden bahsediyorum.

Kuşku yok ki sansüre karşı kurulmuşken sansüre uğraması ya da finansman gibi birçok sorunu da yanında taşıyacaktır bu fikir. Lakin o şiirdeki gibi “hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa” şiarıyla ve tüm dünyadaki sadece gazetecilik örgütlerinden alınabilecek destekle böylesi bir karşı çıkış hiç hayal değil.

Ve tabii ki “yalnız değildir” diye iki kelimeyle yalnız bırakan, yani salt üzülen okura da muhtaç olduğu kudretin aslında nerede saklı olduğunu öğretmek de boynumuzun borcu.