OpenAI medya sektörünü kurtarabilir mi?

OpenAI medya sektörünü kurtarabilir mi?

Bu yazı, yapay zekanın sivil toplum ve medyaya etkisinin ele alınacağı 'Yapay Temas' isimli yazı dizimizin ilk makalesidir.

ÇAĞLA ÜREN

Yazılı komutlardan müzik, yazı veya görsel gibi çeşitli istemler üreten ChatGPT, Midjourney ve diğer üretken yapay zeka araçları internet deneyimini neredeyse kökünden dönüştürürken çok ciddi bir sorunu da beraberinde getirdi: Telif hakkı.

Zira bu türden araçlar, doğru ve işe yarar çıktılar üretmeleri için internetteki milyonlarca veriyle eğitiliyor. Bu veriler arasında da illüstratörler, fotoğrafçılar, müzisyenler ve yazarların eserleri yer alıyor.

İnternetteki eğitim verilerinin izinsiz şekilde kullanılması medya dünyasında da ciddi bir tartışma konusu. Nitekim yapay zekayı besleyen verilerin önemli bir kısmı da haber sitelerinden alınan içeriklerden oluşuyor.

Son olarak nisan ayının sonunda aralarında The New York Daily News ve The Chicago Tribune'ün de yer aldığı sekiz farklı günlük gazetenin, telif hakkıyla korunan makaleleri kullanmalarını engellemek için OpenAI ve onun en büyük yatırımcısı Microsoft'a dava açmasıyla birlikte konu tekrar gündeme geldi.

Dava dosyalarında ChatGPT'nin sorulara yanıt vermek için kullandığı milyonlarca haber ve makale için hiçbir zaman izin alınmadığı veya ödeme yapılmadığı ifade ediliyor.

Birbiri ardına telif sözleşmeleri

Telif tartışmaları ve suçlamalar karşısında OpenAI, eğitim verilerini garanti altına almak ve bu gibi davalardan kaçınmak için medya ortaklıkları kurmaya başladı.

İlk ortaklıklar arasında News Corp (The Wall Street Journal, New York Post ve The Daily Telegraph'ın yayın grubu), Axel Springer (Business Insider ve Politico'nun yayın grubu), Financial Times, The Associated Press haber ajansı, The Atlantic, Vox, Le Monde ve El Pais gibi dünyanın önde gelen haber kuruluşları var.

Anlaşmaların fiyatları, dahil edilen yayın sayısına göre değişiyor. Örneğin News Corp'la yapılan anlaşma kapsamında 5 yıl içinde 250 milyon dolar ödeneceği, Financial Times ile yapılan anlaşmanın 5 ila 10 milyon dolar değerinde olduğu öne sürülüyor. The Atlantic ve Vox ile yapılan anlaşmaların şartları henüz açıklanmadı.

Anlaşmalar ayrıca yayıncılardan gelen içeriğin ChatGPT'de nasıl görüntüleceğini de ilgilendiriyor. Örneğin bazı gazeteler, sohbet botunun gazeteden alıntı yaptığında kaynak göstermesi şartını da koşuyor.

'Kullanıcıların yararına bir durum'

Bazılarına göre bu telif anlaşmaları, internet kullanıcılarının sohbet botlarını kullanırken güvenilir bilgiye erişmesi için olumlu bir gelişme. Nitekim bazı sohbet botlarının internetteki güvenilmez bilgileri de okurlara sunduğu biliniyor. Örneğin, şu anda Google AI Genel Bakış özelliğinde bu sorun mevcut.

Financial Times CEO'su John Ridding, "Yapay zeka platformlarının yayıncılara materyallerinin kullanımı karşılığında ödeme yapması elbette doğru. OpenAI şeffaflığın, ilişkilendirmenin ve ücretlendirmenin önemini anlıyor; bunların hepsi bizim için hayati önem taşıyor. Aynı zamanda, bunların kullanılması açıkça kullanıcıların çıkarına. Ürünler güvenilir kaynaklar içeriyor" ifadelerini kullanıyor.

OpenAI bu anlaşmaları yapmaya nasıl ikna oldu?

Dünyaca ünlü haber kurumlarının itiraz ve eleştirilerinin OpenAI üzerinde baskı yarattığı tahmin edilebilir. Bu gerçek bir yana, sohbet botlarının da kaliteli eğitim verilerine duyduğu ihtiyaç da gün geçtikçe artacak.

Nitekim bir araştırma, yapay zeka şirketlerinin eğitim verilerinin 2026'ya kadar tükenebileceğini ortaya koymuştu.

Cambridge Üniversitesi'nden merhum araştırmacı Ross Anderson tarafından yürütülen bir diğer çalışma da yüksek kaliteli, insan tarafından oluşturulan eğitim verilerinin yokluğunda büyük dil modellerinin "çökebileceğini" gözler önüne sermişti.

Tüm bunlar, OpenAI'ı söz konusu lisans anlaşmalarına iten önemli faktörler olarak düşünülebilir.

Bunun yanı sıra lisans anlaşmaları, tazminat davaları karşısında daha ucuz bir seçenek de olabilir. Dava dalgasını aslında New York Times başlatmıştı. Gazetenin ChatGPT ve Microsoft'a karşı açtığı telif davasında şu ana kadar 1 milyon dolar harcadığı ve işin sonunda OpenAI'ın "milyarlarca dolarlık yasal ve fiili zarar"la karşı karşıya olduğu söyleniyor.

Medya sektöründeki eşitsizlikleri derinleştirebilir

Birçokları tarafından maddi açıdan yetersiz bulunan bu lisans anlaşmaları, yine de haber merkezlerine bir nebze olsun umut verdi.

Çünkü dijital medyada derin bir gelir modeli krizi yaşanıyor. Aboneliklere dayanan New York Times ve Washington Post gibi bazı gazeteleri saymazsak haber siteleri büyük ölçüde sayfalarına aldıkları reklamlara güvenmek zorunda.

Bunun dışında bazı ülkeler, Facebook gibi sosyal medya platformlarının reklam gelirlerini haber kurumlarıyla paylaşması gerektiği hususunda diretiyor. Şimdi OpenAI'la yapılan ve muhtemelen diğer araçlar için de devamı gelecek olan lisans anlaşmaları "Bu medya için yeni bir gelir kapısı olabilir mi?" sorusunu doğurdu.

Ancak medya endüstrisinde, büyük yayıncıların OpenAI gibi şirketlerle anlaşma yapmayı kabul etmesinin daha küçük yayın organlarına yönelik iştahın veya paranın kalmayacağına dair de endişe doğuruyor.

Reuters Enstitüsü kıdemli araştırma görevlisi Nic Newman, "Büyük platformlar, haber ajansları da dahil olmak üzere birkaç büyük şirketteki en büyük, en güvenilir haber kaynaklarından birkaçıyla sınırlı anlaşmalar yapıyor" diyor:

"Bu anlaşmaların daha geniş ekosistemde ortaya çıkan eşitsizlikleri daha da kötüleştirmesi muhtemel." 

Reklam payı mücadelesi

Dijital medyanın sürdürülebilirliği sorununu değerlendiren ABD, Kanada, Avustralya gibi bazı devletlerin aklına son yıllarda şu soru geldi: Platformlar reklamcıdan kazandığı paraları haber siteleriyle neden paylaşmıyor?

Nitekim reklamverenlerin internete verdiği reklamlardan aslan payını Google ve Meta gibi dev teknoloji şirketleri alıyor.

Sürdürülebilir bir gelir modeli oluşturamayan haber siteleri ise Google'ı, Facebook'u ve Instagram'ı içerikleriyle doldurdukları halde iflasın eşiğine geliyor.

Bu yüzden söz konusu devletler, Google'dan ve Meta'dan reklam gelirlerini haber siteleriyle paylaşmasını talep ediyor. Aksi takdirde dijital medyanın varlığını sürdüremeyeceği bile tartışılıyor. Buradan hareketle çeşitli ülkeler platformların reklam gelirlerini paylaşmasını zorunlu kılan "lisans yasaları" geçiriyor.

Son olarak Kanada'da gündeme gelen yasayı kabul etmeyen Meta, platformlarında haber içeriğini yasakladı. Yani Kanadalı bir haber sitesi, içeriğini artık Facebook'ta paylaşamıyor! 

Benzer şekilde Google da İspanya'da böyle bir yasa nedeniyle haber hizmetini askıya aldı.

Tüm bunlar hem okurun yaygın kullanılan sosyal platformlar üzerinden haber alma hakkını engelliyor hem de haber siteleri açısından yüksek ihtimalle okur kaybıyla sonuçlanıyor.

Lisans yasaları da eşitsizliği derinleştiriyor

Öte yandan Meta'nın daha önce anlaşmaya oturduğu ve lisans yasasını kabul ettiği bir ülke de var: Avustralya.

2021'de platformları haber kuruluşlarıyla anlaşma yapmaya zorlayan Avustralya’da medya sektörüne üç yılda 200 milyon Avustralya Doları ödeme yapılmış. 

Ancak haber kurumlarıyla yapılan pazarlıkta en yüksek payı lobi güçleri ve avukat orduları sayesinde medya patronu Rupert Murdoch’un News Corp şirketi ve bir diğer medya devi Nine Entertainment koparmış. Konuyla ilgili bir yazı kaleme alan gazeteci Can Ertuna, "Zenginler daha da zenginleşti ve eşitsizlik arttı" diyor.

Hatta son dönemde Türkiye'de de benzer bir lisans yasasının konuşulduğunu hatırlamakta fayda var. Bu çabalara da Anadolu Ajansı'nın öncülük ettiği söyleniyor.

Ertuna, buradan hareketle, "Peki, platformlar Türkiye’de de habere kaynak aktarmaya ikna edilirse bundan en çok kim kazanç elde edecek? TRT ve AA gibi kamu yayıncıları mı? Ya da Avustralya’da olduğu gibi hali hazırda medya devi olan iktidarla yakın ilişkiler içindeki holdingler mi?" diye soruyor.

OpenAI'dan aslan payını kapan da News Corp

Tekrar OpenAI ile imzalanan telif anlaşmasına dönecek olursak, burada da en büyük payı News Corp yayın grubunun kaptığından yukarıda bahsetmiştik. Yayın grubunun OpenAI'dan 5 yıl içinde 250 milyon dolar alacağı öngörülüyordu.

Bu da tıpkı reklam gelirleri lisans yasaları hususunda olduğu gibi yapay zeka telif anlaşmalarında da medya sektöründeki eşitsizliğin derinleşeceğini düşündürüyor.

Dijital medyayı yeni bir gelir kapısı yaratarak "kurtarması" beklenen telif anlaşmaları, küçük yayıncıların büyükler karşısında iyice dezavantajlı konuma düşmesine yol açabilir.